Baha, eski dost...
 |
 |
 |
 |
BarBar, Didim - Altınkum'un en güzel köşelerinden bir tanesinde yaz başlangıçlarında duvarları kireç, masaları bol vernik yiyen nadide dinlendirici mekanlardan bir tanesiydi...
Baha o zamanlar Bora ile birlikte çalardı. Daha sonra Bora & Baha olarak bir süre daha devam etti ikili takip eden yazlarda, karşı köşelerde bir mekanda... Köşeler Türkü barlarla çevrilmeden önceydi bu bahsettigim zamanlar ve Didim FM o zamanlar ilk radyosuydu Didim'in.
Radyodan zaman buldukça gider biraz Blues, rhythm'n blues çalardık birlikte... Türkçe'de bozlak, doğaç, yabancı dilde jam session, unplugged denilen olay yabancı değildi hiçbirimize... İşte o günlerden birinde "yine mi şiir" dedilerse de (Baha ve Bora) ben bu şiiri doğaçlama olarak müziğin üzerine okudum ki; Baha bunu Albümünde melodiye uyarlanacak şekilde düzeltmiş ve bestelemiş... Helal olsun güzel de olmuş...
Baha'nın bir başka özelliği daha var; ilk şiir kitabım Ucun Ucu'nun isim babası... Yine bir gün "uç senin şiirlerin, hatta ucun da ucu" dediğinde Baha; kitaba isim olarak "Ucun Ucu"nu vermeyi ben de uygun buldum... Aslında o kadar kapalı değiller kasten ama kelimeler önemlidir ve ne kadar yalın olurlarsa o kadar güçlüdürler bana göre.. Herkese göre başka olabilir olaya bakış;.. ve bu böyle güzel... Aradan yıllar geçti, hatırladıklarım da oldu... Unuttuklarım bazı bazı... Baha Meşhur oldu, geç yada güç olmadı hatta çok da iyi oldu... Yine Didim'e geldiğinde çoşkulu bir hayran seliyle karşılaşıyorsa da; Baha yine aynı mütevazi, sakin ve duygulu bir dostumuz, ağabeyimiz, kardeşimiz, sanatçımız... Kapıyı aç diğer bütün parçalardan farklı bir havaya sahip albüm genelinde.. Daha uç, uçuk bir havası var ton olarak... Uçuk pempe, Uçuk mavi gibi.. Buna tezat Enerji dolu, kasvet, sıkıntı yok... Nede olsa benim sözlerimden (şiirimde tezat var ironi var başta ve sonda, burada da var hafifletilmiş haliyle...) Kapıyı aç, ardından kilitle tam yüzmilyon kere... (ve anahtarı da daha sonra bulabileceğin bir yere koy istersen, sakın denize felan atma! -demiyor tabii-) Ezgi güzel, aranje süper... Bazı şaraplar eskidikçe güzelleşir... Baha da Şarap gibi bir sanatçı olacağa benziyor eskidikçe daha da güzelleşecek... Yarışmayla, yarışmakla bir alıp-veremediği yok, zira O da "akıllı adam yarışmaz, böylece onunla kimse yarışamaz" diyenlerden benim gözümde... (sanatçının kendi içindeki yarışı dışında...)